İlk Türk empresyonistlerinden olan; Nazmi Ziyanın eserlerini 2004-2007 arası katıldığım müzayedelerde görmüştüm. Ama Rezzan Has müzesindeki bu sergideki iki eseri beni müthiş etkiledi.
1914 kuşağı ressamlarından Nazmi Ziya Güran; Aksaray’da Horhor mahallesindeki baba evinde, Çamlıca’da, Süleymaniye’de ya da Fındıklı’daki geniş camlı atölyesinde, Boğaziçi’nde,Haliç’te, Üsküdar’da, deniz kıyılarında, kentin tepelerinde, sokaklarında, kırlarında, işgal yıllarında ya da Cumhuriyet coşkusunun en yoğun olduğu dönemde her şeyiyle İstanbul’un bir parçası, gözlemcisi, tanığı ve ressamıdır.
Göksu bu kadar mı güzel, aydınlık,ışıltı resmedilir.
Fırçasını bu güzel kentin bahçe ve parklarında, ağaçlarında, bostanlarında, kırlarında, sokak ve mahallelerinde, köşk ve konaklarında, sahil ve rıhtımlarında dolaştırırken; İstanbul kentinin; denizini, teknelerini, camii ve kiliselerini, türbelerini, kahvelerini, çeşmelerini ve bu doğal ve kentsel ortam içinde İstanbul insanının akıp giden yaşamını ele almıştır